24'de Mirzabeyoğlu





"Kanal24"de 17 Eylül 2010 cuma günü yayınlanan "Kafadengi" isimli programda referandum, referandum sonrası tartışmalar, demokratikleşme ve ülkemizdeki anti demokratik uygulamalar konu edildi.

Programı, Sırrı Süreyya Önder, Selahattin Yusuf ve Tarık Tufan gerçekleştiriyorlar.

Devletin "hukuksuz uygulamaları" üzerine örnekler verilirken, "Hayata Dönüş Operasyonu" ile Salih Mirzabeyoğlu'na yapılan "muamele" gündeme getirildi.


Programın "sunucuları"ndan biri olan Sırrı Süreyya Önder, "devletde deve kini var" diyerek buna dair örnekler verdi.
S. Mirzabeyoğlu'nun "büyük dedesi"nden, Hacı Mirza Bey ve İzzet beyin yaşadıklarını aktardı.

Sırrı Önder, kürt şair Cigerxun'un "Şer şere çı jine çı mere" isimli eserinin "çıkış sebebi" üzerinde (Sırrı bey, programda "ölenler" diyerek Hacı Musa beyin de ismini zikretmiştir ama, programın "anlık" olmasından kaynaklanan bir hata yapmıştır, kendisinin de kesinlikle bildiğine emin olduğumz gibi o sahnede yer alan "kesik başlar", İzzet bey ve "uşağı"na aittir, Hacı Musa bey, Suriye'de (veya bir rivayetde Irak'ın kuzeyinde, Ağrı İsyanına katılmak için giderken öl(dürül)müştür.) Gülnaz hanımdan ve "devlet"in o kesik başları önüne atarak "feryad-ı figan" etmesini ve böylece "devletin büyüklüğünü" anlamasını istediklerini ama onun "Erkek, koç gibi bıçağa gelmek içindir" diyerek bütün bunları altüst ettiğini, Cigerxun'un da bunu "destanlaştırdığını" aktardıktan sonra, "devletde deve kini var" diyerek, Salih Mirzabeyoğlu'nun durumunu da bu "kin"le açıklamıştır.

S. Mirzabeyoğlu'nun nasil bir ALÇAKLIK VE ADALETSİZLİKLE idama mahkum edildiği üzerinde, sitemizde sayısız yazı bulabilirsiniz, "DEVLET BÜYÜKLERİNE" yazılmış, hem mahkemedeki rezillikler hem de 2000 senesinden beri süregelen TELEGRAM İŞKENCESİNDEN bahseden "açık mektubları" da okuyabilirsiniz.

Telegram hakkında yazılmış bütün kitaplarda, dünya çapında kayıtlara geçmiş olmasına rağmen "devletin" ve "hükümetin" ellerini kıpırdatmaması, bunun yanında "medya"/yandaş veya candaş medya'nın birkaç aykırı ses dışında ondan bahsetmemesi de tersinden sesimizin "çok çıktığına" delaletdir aslında.

Kanal24'ün "yapısı"nı gözönüne alırsak, "yeni yayın dönemi"nin ilk programında ve referandumun ertesinde bu konudan bahsedilmesi, eğer, S. Mirzabeyoğlu'nu takip ettiğini programda "Ben Kimim?" örneğiyle ortaya koyan Sırrı Önder'in "inisiyatifi" değilse eğer, "Ankara'da hakimler var!" denilecek günlerin yakın olduğuna dair bir ışığın tezahürleri ortaya çıktı diye düşünmek mümkün.

Bekleyip, göreceğiz ve sesimizi "DAHA ÇOK ÇIKARTACAĞIZ!"





http://www.furkandergisi.com/index.php/tr/basyucelik/salih-mirzabeyoglu/109-basinda-salih-mirzabeyoglu/1129-24de-mirzabeyoglu

Hiç yorum yok: