ÜÇIŞIK




-Abdülhakîm ARVASÎ Hazretleri, Necip Fazıl Kısakürek, Salih Mirzabeyoğlu-


ESSEYYİD ABDÜLHAKİM ARVASİ HAZRETLERİ

Hayatı:

Hicrî 1281 yılında, o zaman Hakkari'ye, şimdi Van iline bağlı Başkale kasabasının Arvas köyünde doğdu...

Arvasî Ailesi, Hazret-i Muhammed'in soyundan olup, Hülâgu Han'ın Bağdat'ı istilâsı zamanında Kürdistan'a hicret etmişlerdir.

Arvasî ailesi, 1. Dünya Savaşina kadar 600 yıl boyunca bu beldede dinî ilimler ve fen ilimleri neşretmiş; 600 yıl boyunca meydana getirdikleri üç binden fazla el yazması eser, 1. Dünya Savaşi'nda Ruslar tarafından yağmalanmıştır...

Abdülhakîm Arvasî Hazretleri, 1. Dünya SavaşI'nın akabinde İstanbul'a yerleşti...

İstanbul'daki Beyazıt ve Ağa Camilerinde ders verdi...

Eyüp Sultan semtindeki Kaşgarî Dergahı'nda ise tarikat derslerine devam etti.

Kendileri, Nakşî olmakla beraber bilinen bütün sünnî tarikatlarda irşad ehliyetine sahiptiler...

İnsanlara olduğu gibi cinlere de fetva verebildiği için kendisine "Müftü-is Sakaleyn" denilmiştir.

Çocukluğundan itibaren tek bir vakit namazını kazaya bırakmadığı bilinen Abdülhakîm Arvasî Hazretleri, şu sözü söylemiştir:

- "Yarın Allah huzurunda namazıma niyazıma değil, Ahbes'e olan kinime güveniyorum."

Nitekim Ahbes tarafından dergahları kapatıldı ve sürgün edildi...

Kabri, Ankara'nın Bağlum köyündedir...

Ölümünden sonra da irşadı kesilmediğine inanılan büyük velîlerdendir...

Eserleri:

Vefatından sonra, "Tasavvuf Bahçeleri" ve "Rabıta-i Şerîfe" isimli eserleri Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu Yayınevi'nden neşredilmiştir.






NECİP FAZIL KISAKÜREK

Hayatı:

1905 yılının 25 Mayıs'ında İstanbul'da doğdu.

Maraş kökenli soylu bir ailenin çocuğudur.

Heybeliada'daki Bahriye Mektebi'nde ve Dârülfünûn'un (İstanbul Üniversitesi) Felsefe bölümünde okudu...

M. Kemal tarafından, Batı kültürünü ithal maksadıyla Fransa'ya gönderilen ilk beş gencin içinde o da vardı...

Fransa yıllarında tam bir bohem hayatı yaşadı...

Yurda döndükten sonra Türkiye İş Bankası'nda müfettişlik ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyeliği yaptı...

1938 yılında Abdülhakîm Arvasî Hazretleri ile tanışıp İslâm'a döndü...

1943 yılında resmî görevlerinden istifa ederek Büyük Doğu ismiyle gazete çıkartmaya başladı. Büyük Doğu gazetesi 1978'e kadar, devlet tarafından defalarca kapatıldığı için fasılalarla çıkmaya devam etti...

1979-1980 yıllarında, Salih Mirzabeyoğlu ile beraber Rapor isimli bir dergi neşretti.

Bütün hayatı Kemalist yapılanmaya karşi mücadele ile geçen Necip Fazıl Kısakürek'in yarı hayatı hapishanelerde geçmiştir.

İki defa ihtilâl teşebbüsünde bulunmuş fakat başarılı olamamıştır.

Birinci ihtilal teşebbüsünde Adnan Menderes'i kullanmak istediğini fakat başarılı olamadığını kendisi hatıralarında yazmıştır.

İkinci ihtilâl teşebbüsü ise, Alparslan Türkeş tarafından deşifre edilerek akamete uğratılmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek, 1983 yılının (doğduğu gün olan) 25 Mayıs'ında vefat etti.

Kabri, İstanbul'un Eyüp Sultan semtindedir.

Eserleri:

12 yaşında şiire başlayan Necip Fazıl'ın ilk şiir kitabı daha 17 yaşında iken yayınlandı ve şiirleri Kemalist T.C.'nin ders kitaplarında okutuldu.

T.C. tarafından, "bir mısraı Türk milletini ihya etmeye yeter" denilerek övüldü...

Genç yaşta yazdığı tiyatro eserleri, T.C.'nin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelendi...

33 yaşında Abdülhakim Arvasî Hazretleri ile tanıştı. Bu tanışma onun hayatında dönüm noktası oldu. Bundan sonraki hayatı, Kemalist yapı yerine kurmayı hayal ettiği "Başyücelik" isimli devletin ideolojik altyapısını hazırlamakla geçti. Fakat o âna dek kendisini yere göğe sığdıramayanlar tarafından, İslamî kimliği açık olduktan sonra yokluğa mahkûm edilmek istendi. Ders kitablarından şiirleri ve fikirleri çıkarıldı. Tiyatrodan sinema senaryosuna, tarihten siyasete, şiirden fikire çok geniş bir yelpazede yüzden fazla eser yazmış büyük bir ideologdur.








SALİH MİRZABEYOĞLU

Hayatı:

1950 yılında Erzincan'da doğdu... Aslen Bitlis'lidir... Soyu, bir koldan büyük sahabî ve başkumandan Halid bin Velid hazretlerine diğer koldan Ehli Beyt'e uzanmaktadır. Ehli Beyt olarak Kürt illerine hicret eden altun neslin ferdleri, bu topraklarda meskûn aşiretler tarafından hemen "Bey" ilân edilmiş ve başa geçirilmişlerdir ki, Mirzabeyoğlu'nun büyük dedeleri de böylece Kürt aşiretlerine nesilden nesile geçerek "Beylik" etmişlerdir. Dedeleri ve amcazâdeleri Musa, Nuh ve İzzet Beyler M. Kemal'e ilk isyan eden isimlerdir. En son Mirzabeyoğlu İzzet Bey 1926'da Kösor dağlarında, T.C.'nin resmî kayıtlarına göre M. Kemal'in 125 askerini öldürerek şehit düşmüştür. Kürt edebiyatının en meşhur isimlerinden Cigerhun, Salih Mirzabeyoğlu'nun nenesi Gülnaz Hanım'ın kahramanlıklarını anlatan destanlar yazmıştır...

Salih Mirzabeyoğlu daha 15 yaşında, Eskişehir'de lise öğrencisi iken Necip Fazıl'la tanıştı. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi'nde Hukuk eğitimi gördü...

1975'ten itibaren eserleri yayınlanmaya başladı...

1979-1980 yıllarında, Necip Fazıl'ın Rapor isimli dergilerinde ideolojik-politik perspektiflerini yazdı.

Necip Fazıl'ın vefatından sonra, 1984 yılında İBDA'yı kurdu ve 1999 yılına kadar kırktan fazla eseri olan Mirzabeyoğlu’nun 2010 yılına gelindiğinde eserleri ellialtı’ya ulaşarak İbda Külliyatı'nı oluşturdu...

1986'dan itibaren, Mütefekkir Mirzabeyoğlu'ndan bağımsız olarak, İBDA etrafında legâl ve illegâl cepheler oluşmaya başladı. İbda-C ismiyle polis kayıtlarına geçmiş yüzden fazla oluşum vardır. İbda-C'lerin örgütlenme modeli, bilinen hiçbir örgütsel şemaya oturmamakta ve "kendinden zuhur diyalektiği" diye tabir edilen bir ölçüye göre örgütlenmeyi öngörmektedir... İstihbarat kaynaklarınca hazırlanan raporlarda, toplam 2000 ilâ 3000 silahlı militana sahib olduğu tesbiti geçmektedir. Devrim öngörüleri de farklı olup gerilla taktiğine değil, halk ihtilâli stratejisine bağlıdır. Buna bağlı olarak hemen hemen bütün İslâmî cemaatler içinde taban buldukları bilinmektedir.

Bir döneme damgasını vuran "İbda-C"lerden tamamen ayrı bulunmasına ve illegal hiçbir eylemde rolü olmamasına rağmen, fikir-sanat-aksiyon mihrakı "İbda"yı temsil eden Salih Mirzabeyoğlu, engizisyon mahkemelerini geçen bir barbarlıkla ve hukukun ırzına geçilerek idamla yargılanmış, "tiyatro" mahkemece idama mahkûm edilmiş, şu gün itibariyle Bolu F Tipi Cezaevi'nde "idama mahkûm" bir Mütefekkir olarak bulunmaktadır ve İslâm Âlemi'nin "Kurtuluş Reçetesi"ni ve liderlik liyâkatini elinde bulunduran "tek" ferd olarak sıranın kendisine gelmesini beklemektedir.

Eserleri:

Salih Mirzabeyoğlu kendisini, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları ile uçan bir su kuşuna benzetmektedir. Ellialtıdan fazla eseriyle bir kütüphane olan İbda Külliyatı, sıradan bir müslümandan ziyade entellektüel bir Batılının belki daha rahat algılayabileceği düzeydedir. O klasik "ulema" şablonunun dışında olduğu kadar, Batı'nın kavramlarına teslimiyetçi "modern müslüman aydın" tipolojisine de aykırıdır. Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu kanatları arasında kendi kavramlarını üretebilmiş orjinal bir mütefekkir ve ideologtur. En önemli bir özelliği de, sadece yazan değil, yazdıklarını hayata geçirme mücadelesi veren bir aydın olmasıdır.

Necip Fazıl'la olan ilişkisini "Sokrat-Eflâtun" benzetmesiyle izah eden Mirzabeyoğlu, Necip Fazıl'ın ortaya koyduğu "Başyücelik Devleti" projesini hayata geçirmek için destanlık bir mücadele vermiş, efsanevî zulümlere uğratılmıştır. Elbette bu "Kurtuluş Destanı" henüz bitmemiş olup, en "şanlı" safhanın eşiğindedir..

Hiç yorum yok: