Haydi gel Bizimle Ol



Saadettin Ustaosmanoğlu Kimdir?

İsmailağa cemaatinin lideri Şeyh Mahmud Ustaosmanoğlu'nun yeğeni olarak bilinen ve İBDA-C denince hareketin lideri Salih Mirzabeyoğlu'ndan sonra ilk akla gelen isim olan Saadettin Ustaosmanoğlu 1959 Trabzon doğumlu. Kendi ifadesiyle "ilk ve ortaokul sonrası medrese eğitimi" görmüş. 1999-2005 yılları arası İBDA-C davasından Metris, Kartal ve Bolu F Tipi cezaevlerinde yatmış ve Mirzabeyoğlu'nun hapis arkadaşı olmuş. Cezaevine girmeden önce Furkan dergisini çıkaran Saadettin Ustaosmanoğlu şu an İBDA-C'ye bağlı olarak bilinen Yeni Furkan dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Önceleri İsmail Ağa cemaatine ait olan dergi bugün İBDA-C'nin önde gelen yayın organı olarak biliniyor.


"Haydi Gel Benimle Ol!"




İslami Büyük Doğu Akıncıları/Cephesi'nin (İBDA-C) sözcüsü olarak görülen Yeni Furkan dergisi yayın yönetmeninin iddiasına göre 2003'te Ergenekoncular kendilerine gelip ittifak teklif etmiş. Onlar bu teklifi reddedince, Ergenekoncular aynı çizgide görünen başka gruplara yönelmişler� İttifak var mı ya da kimlerle var, bunu söylemek zor ama İBDA-C çizgisinin savunucusu olduğunu söyleyen bir başka derginin, Baran dergisinin sadece kapaklarına bakmak bile zihinleri karıştırmaya yetiyor. Birkaç örnek vermek gerekirse; 31 Ocak 2008 tarihli 56. sayının kapak spotu şöyle: "Antep, türban, Ergenekon: Ortak düşmandan ortak operasyon!". Yine 20 Mart 2008 tarihli 63. sayının kapak spotunda ise şöyle yazıyor: "Ergenekon mücahidleri, silahlı mücahid kuvvetleri; demokrasi çetelerini, liberal çapulculuğu vatanın ismet-i hâriminde boğ!"

30 Haziran tarihli Taraf gazetesindeki köşesinde Emre Uslu, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı hedef alan iddialardan yola çıkarak farklı kamplarda olması gereken iki oluşum Ergenekon ve İBDA-C arasındaki bağlantıya değiniyordu. Uslu yazısında, Atatürkçü Düşünce Derneği gibi ulusalcı oluşumların kalesi konumundaki derneklere 28 Şubat günlerinde atılan bombalarda imzası bulunduğunu belirttiği İBDA-C'nin bugün ulusalcılarla arasındaki ilişkiyi pek sıkı fıkı buluyordu. Özellikle İBDA-C bağlantılı belli başlı yayın organlarından Baran dergisinde son dönemlerde çıkan ulusalcı ve Ergenekon sempatizanı yazılara da gönderme yaparak "Devletin terör listesinde yer alan bir örgütün bunca girift ilişkisine, ulusalcı yapılarla olan bağlarına ve dahası, dün bombaladıkları dernekle bugün aynı safta yer almalarına aklım ermiyor" şeklinde sona erdiriyordu yazısını. Ergenekon bağlantısı dışında, son dönemlerde çeşitli yayın organlarında İBDA-C ile El Kaide arasında bağlantı iddiaları da gündeme geliyordu. Son olarak ABD'nin İstanbul konsolosluğuna yapılan saldırının hemen ardından basına yansıtılan iddialardan biri de "saldırıyı İBDA-C / El Kaide'nin gerçekleştirmiş olma olasılığının" güçlü olduğu yolundaydı.
Ergenekon, ABD Konsolosluğu saldırısı ve El Kaide bağlantısı gibi iddiaların hedefi olan İBDA-C'nin sözcüsü konumundaki Yeni Furkan dergisinin genel yayın yönetmeni Saadettin Ustaosmanoğlu ile iddialar ve ardında yatanları konuştuk. Ve Ergenekoncuların zamanında onları da es geçmediğini öğrendik
- İBDA-C'yi Ergenekon'la bağdaştıran haberler çıktı. Bu doğru mu?
Büyük Doğu-İBDA fikriyatının temsil makamı bellidir, o makamın dışında söylenmiş olanlar sadece söyleyenleri bağlar.
- Hangi makamı kastediyorsunuz?
Fikriyatın sahibi Salih Mirzabeyoğlu.
- İBDA çizgisindeki Baran dergisinde herkes eleştirilirken Ergenekon mensupları mücahit olarak nitelendiriliyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Baran dergisi İBDA fikriyatına nispeti olan bir dergidir. Yapıp ettiklerinde isabet ettiklerinin şerefi kendilerine ait olduğu gibi, hatalarının mahcubiyeti de kendilerinin bağlar.
- Yani, basına yansıdığı gibi İBDA Ergenekon beraberliği söz konusu değil mi, demek istiyorsunuz?
Tabii ki. Biz de Furkan dergisi olarak Nakşi bir cemaata (İsmailağa cemaati) mensubiyet içinde, İBDA'ya nispetini kurmuş bir kuruluşuz ve Ergenekon meselesini kesinlikle tasvip etmedik, etmiyoruz.
- Baran dergisinde Genelkurmay'ın andıcının savunulması, İBDA-C çizgisine göre "düşman" pozisyonda olması gereken emekli Tümgeneral Alaattin Parmaksız, eski Balıkesir milletvekili Turhan Çömez, Prof. Hasan Köni, Behiç Kılıç, Nihat Genç, Alparslan Arslan'ın babası, Serdar Akinan, Naci Kutluay, Uğur Civelek, Erol Manisalı gibi kimselerle görüşülüp, görüşlerine yer verilmesi, Atatürk'ün bile savunulması, Ergenekon'a methiyeler düzülmesi gibi olaylar bir yanda ulusalcı-İBDA'cı bağlantısı, öte yanda Ergenekon'la flört söylentilerine sebep oldu. Bu işin aslı nedir?
Bahis mevzuu isimlerin hepsi aynı kefeye konmayabilir belki ama, çoğunun niyeti antiemperyalist görüntü altında kendilerine yandaş bulma teşebbüsüdür. Antiemperyalistlikleri yüzde 20'yi geçmez. Bu kişiler altyapısı hazırlanmış bir oyunun sözcüleri konumundaki kişilerdir... "Atatürk'ün bile..." cümlesiyle ifade ettiğiniz mevzuya gelince, ifade biçiminizden de anlaşılıyor ki, Müslümanlar için menfmanası muazzam travmalara sebep olmuş bir mesele, tavizi asla kaldıramayacak bir meseledir ve biz bu konuda en iyi tevillerle bile işin müspet bir tarafını bulamadık.
Baran'ın bu çizgiye kayması tabii olarak kendilerini ilgilendirir... Biz bu mevzunun biraz daha arka planına gidelim isterseniz, yani ulusalcı-Kemalist taifenin Müslümanlara el atma meselesinin arka planına...
Mesele 2003 yılında başladı diyebiliriz. Kendilerine Sultan Galiyevci diyen ulusalcı ekipten emekli bir binbaşı (adını vermiyor) arkadaşlarımızla bir görüşme yaptı ve şu tekliflerde bulundu; Vatansever Güçler Birliği adında bir oluşum düşünüyoruz, bu oluşum dergi ve dernek faaliyeti şeklinde tezahür edecek, ilk etapta üniversite gençliği etrafında çalışma yapacak, sonra büyük illerde dernekler açılacak, daha sonra da bütün illerde kuvayı milliye yapılanması gibi örgütleneceğiz. Bu hareket kitle gösterileri organize edip bir takım propagandif ve manipülatif işlerde bulunacak. Sokağa ve gençliğe hakim olmaya çalışacak...

(Aktüel)

nateskases@gmail.com